Makale
BİYORİSK DEĞERLENDİRME PRENSİPLERİ
02 Nisan 2021, Cu
İnsanoğlu tarih boyunca, biyolojik ajanların meydana getirdiği enfeksiyonlardan korunmanın veya bu enfeksiyonları tedavi edebilmenin yollarını bulmaya çalışmıştır.
Bu amaçla, enfeksiyonların hangi biyolojik ajan tarafından meydana getirildiğinin ortaya konulması için yapılan tanı testlerinin yanı sıra tanı kitlerinin veya yöntemlerinin geliştirilmesi, aşı çalışmaları ile tedavide kullanılabilecek preparatların geliştirilmesi gibi çalışmalara ağırlık verilmiştir. Ancak, yapılan her faaliyetin de kendi içerisinde riskler barındırdığını unutmamak gerekir. Örneğin, uygun şekilde biyogüvenlik önlemlerinin alınmadığı ve gerekli eğitimlere sahip olmayan personel tarafından yapılan tanı testleri esnasında laboratuvar personelinin biyolojik ajana maruz kalması ve o personelde enfeksiyonun meydana gelmesi karşılaşılan bir durumdur. Aynı şekilde yeterli biyoemniyet önlemlerinin alınmadığı bir laboratuvardan art niyetli kişi veya kişiler tarafından hastalık etkeni biyolojik ajanların alınması ve sonrasından halk sağlığı açısından bir tehdit olarak kullanılması da olasıdır.
Laboratuvarlarda biyolojik ajanlarla çalışılırken, istenmeyen olaylarla karşılaşmamak veya karşılaşma olasılığını en aza indirmek için biyorisk yönetim sisteminin kurulması ve sisteme tam/eksiksiz bir şekilde uyulması gerekmektedir. Biyorisk yönetim sisteminin temelini, karşı karşıya olduğumuz biyorisklerin değerlendirilmesi, gerekli durumlarda biyorisk azaltma faaliyetlerinin yapılması ve son olarak sistemin düzgün çalışıp çalışmadığını kontrol etmek amacıyla performans uygulamaları oluşturmaktadır. Bu faaliyetler kısaca DAP modeli (Değerlendirme-Azaltma-Performans) olarak isimlendirilmektedir. Biyorisk yönetim sisteminin düzgün çalışabilmesi için bu üç basamağında eşit öneme sahip olduğunun unutulmaması ve her basamakla ilgili faaliyetlerin tam ve eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir.
Biyorisk değerlendirmesinin daha iyi bir şekilde yapılabilmesi için ilk olarak riskin neyi ifade ettiğinin bilinmesi gerekmektedir. Kısaca risk, belirli bir tehlike veya tehdidi içeren ve istenmeyen sonuçları olan bir olayın gerçekleşme olasılığı olarak tanımlanabilir. Biyorisk değerlendirmesi ise, belirli bir olumsuz olayın gerçekleşme olasılığı veya sonuçlarının belirlenmesi amacıyla belli bir durumu tanımlayan ve riskin kabul edilebilirliğine ilişkin karar alma mekanizmasına yardım eden bir süreçtir. Doğru bir biyorisk değerlendirmesi yapılabilmesi için hem biyogüvenlik risklerinin hem de biyoemniyet risklerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Biyogüvenlik riskleri ve biyoemniyet risklerinin tespitinde, biyolojik ajanın özellikleri, laboratuvarın altyapısı, insan faktörleri, işletme faktörleri ile çevre ve toplum faktörleri dikkate alınmalıdır. Kapsamlı bir şekilde yapılan biyorisk değerlendirmesi, istenmeyen bir olayın gerçekleşme olasılığını ve bu olayın meydana geldiğinde sonuçlarını azaltmak için uygun biyogüvenlik ve biyoemniyet risk azaltma önlemlerinin seçilmesine yardımcı olur.
Biyorisk değerlendirmesi, karşı karşıya olduğumuz riskin tanımlanması ile başlar. Risk tanımlanmasının ilk adımı ise tehlike ve tehdidin belirlenmesidir. Biyogüvenlik riskleri ile alakalı olan tehlike, zarar verme potansiyeli olan biyolojik ajanı ifade eder. Tehdit ise biyoemniyet riskleri ile ilgilidir ve zarar verme niyeti olan kişi veya kişilerdir. Sonraki adım ise olasılık ve sonuçlara göre tehlike ve tehditlerin ayrıntılı olarak tanımlanmasıdır. Bu aşamada, tehlike olarak kabul edilen biyolojik ajanın zarar verebilme olasılığı ve zararın boyutu dikkate alınırken, tehdit olarak kabul edilen art niyetli kişi veya kişilerin hedefi olan biyolojik ajanı başarılı bir şekilde ele geçirme olasılığı ve bu durumun sonuçları dikkate alınmalıdır. Risk tanımlanması açısından önemli olan bir diğer hususta göreceli risktir. Göreceli risk, belirli bir riskin başka biri açısından önemini ifade eder. Örneğin, veteriner teşhis laboratuvarında, sinir sistemi belirtileri göstermiş ve sonrasında ölmüş bir köpek yavrusuna ait örneklerin incelenmesi amacıyla biyorisk değerlendirmesinde göreceli risk önemli husustur. Köpeklerde sinir sistemi belirtilerine neden biyolojik ajanlar arasında hem zoonoz olması hem de bilinen bir tedavi prosedürünün olmaması açısından kuduz hastalığının göreceli riski diğer biyolojik ajanlara kıyasla daha önemlidir. Bu nedenle biyogüvenlik ve biyoemniyet risklerinin değerlendirilmesinde kuduz hastalığı temel alınmalı ve uygulamalar mevcut duruma uygun olarak yapılmalıdır.
Biyorisk değerlendirmesinin diğer bir basamağı ise tanımlanan risklerin analiz sürecidir. Risk analizi sübjektif bir süreç olup tanımlanmış risk ile ilgili faaliyetlere devam edilebilmesi açısından riskin yüksek veya düşük olarak algılanma durumunun yanı sıra bu riskin kabul edilebilir olup olmadığına ve biyorisk azaltma tedbirlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediğinin belirlendiği bir süreçtir. Risk analiz süreci esnasında riskin algılanması ve kabul edilebilirlik durumu, önceki deneyimler, olanaklar veya mevcut durum gibi faktörlere bağlı olarak kişiler, kurumlar, toplumlar ve ülkeler arasında farklılık gösterebilmekte olup bu durum risk analizinin temelini oluşturmaktadır. Laboratuvar biyogüvenliği ve biyoemniyeti açısından bakıldığında, yapılan risk analizi neticesinde kurumlar riskten kaçınan veya riske toleranslı gibi farklı kararlar alabilir ve farklı uygulamalar sergileyebilirler. Temel olarak risk analizi, bir kurumun yatırım kararlarına yön vermektedir. Mevcut bir risk karşısında riskten kaçınan bir kurum, karşılaştığı riskleri kabul edilemez bularak en aza indirmek için daha fazla kaynak harcar ve kendi açısından kabul edilebilir seviye gelmesini sağlamaya çalışır. Ancak aynı risk karşısında riske toleranslı bir kurum ise, başkaları açısından kabul edilebilir olmayan riskleri kabul edilebilir düşünerek daha az kaynak harcayarak veya daha az azaltma önlemleri alarak prosedürlere devam edebilir.
Risk analiz sürecinin kurumsal davranışlar üzerine diğer bir etkisi ise kaynakların nasıl ve ne amaçla harcanacağını belirlemeye yaptığı katkılardır. Eğer bir kurum mevcut risk karşısında olayın meydana gelmesini istemiyor yani olasılıktan kaçınan bir tavır sergiliyorsa bu kurum her türlü olasılığı önlemek amacıyla kaynaklarını harcayacaktır. Bu kurum, kişisel koruyucu ekipmanların teminine ve kullanılmasına, mühendislik önlemlerinin arttırılmasına ve personel eğitimleri gibi istenmeyen durumun olma olasılığını azaltan faaliyetlere odaklanacaktır. Bir diğer kurumsal davranış şekli ise, sonuçtan kaçınmak tarzındadır. Sonuçtan kaçınan bir kurum ise istenmeyen olayın meydana gelmesini engelleyecek faaliyetler yerine olay meydana geldiği zaman sonuçları azaltmak için yapılabilecek faaliyetlere odaklanır. Ancak arzu edilen hem olasılıktan hem de sonuçtan kaçınan kurum davranışının bir arada yapılabildiği durumlardır. Örneğin, içinde bulunduğumuz SARS CoV-2 pandemisinde sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu ekipman kullanması olasılıktan kaçınan bir kurum davranışıyken, sağlık çalışanlarının aşılanması ve bağışık hale gelmeleri ise sonuçtan kaçınan bir kurum davranışına örnektir. Sonuç olarak, biyorisk değerlendirmesi karşı karşıya olduğumuz riskin ne olduğunu tanımlayarak, olasılık ve sonuç bağlamında riski azaltmak için yapılacak faaliyetlere karar vermemizi ve sınırlı kaynakları yerinde ve etkili kullanmamıza katkı sağlamaktadır.
DR. ÖĞR. ÜYESİ EMRE ÖZAN
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ
VETERİNER FAKÜLTESİ
KAYNAKLAR:
CWA, 2011. European Committee for Standardization Workshop Agreement 15793, Laboratory Biorisk Management Standard
GMRBC, 2021. Global Biorisk Management Curriculum Net Library (GBRMCNet Library), Biorisk Characterization and Evaluation. Erişim: https://snl.matrixlms.com/learner_module/show/276599?lesson_id=923773§ion_id=3608140 Erişim Tarihi: 13.03.2021
Karagül, M.S., 2019.Biyorisk Yönetiminde Değerlendirme, Azaltma, Performans Modeli. İçinde: Proc. International Marmara Sciences Congress. 133-138.
OIE, 2012.Biosafety and biosecurity in the veterinary microbiology laboratory and animal facilities.Terrestrial Manual Chapter 1.1.3.
Salerno, R.M., Gaudioso, J., 2015.The Case for Biorisk Management. İçinde: Salerno R.M., Gaudiosoi J. (Eds), Laboratory Biorisk Management, Biosafety and Biosecurity. CRC Press New York, syf. 01-30.
WHO, 2006.Biorisk management Laboratory biosecurity guidance. WHO/CDS/EPR/2006.6
WHO, 2004. Laboratory Biosafety Manual. 3rd ed. Geneva.